26 Eylül 2009 Cumartesi

Güzel Adam'ın Ardından

Yazmak, yazabilmek...Bunun için buradayım.

Yazabilmek için buradayken yazabilenlerin en güzelini anmadan geçmek olmazdı kuşkusuz, burası da birnevi onunla dertleşme, sizlerle söyleşme mekanımız olsun dedik çıktık yola.Vira Bismillah!

Sevmiyorum Temmuzları; güzel abilerimin Temmuz'da gitmeyi alışkanlık bellemesinden olsa gerek.Fakat her gidenin ardından matemli bir şarkı tutturan yüreğim Vedat Abi'ye bir başka yandı sanki.

Optik Başkan'da da böyle olmuştum ve hala aynı şarkıda hüzünlenirim onun için.

Bugün efkarlıyım açmasın güller;
Yiğidimden kara haber verdiler...

Güzel adamın ardından çocukluğuma da bir gölge düştü sanki.

Taa çocukluktan bu yana, üstelik Cin Ali okumaya koşullanmışken yaşıtlarım, yüreğindeki siyah beyaz sakalına vurmuş olan Vedat abimin yazılarıyla büyüdüm ben.En umutsuz anlarda bile onu okuduktan sonra gözlerimi kapatır, dalardım hayale.Belki bir gün ben de Güzel Adam gibi yazabilirdim kimbilir...

Sonra o kurban olduğum siyah beyaz sakal sabit kalırdı düşümde, lakin yüz değişir Yusuf Hayaloğlu oluverirdi.Onun gibi yazmayı da çok isterdim.

Hayat en nihayetinde bir ''Ah Ulan Rıza'' deme sebebi değil miydi?

20 Temmuz gecesi umutlarımın yoğun bakım ünitesinde hapsolduğunda Kaptan hala hayattaydı, uyandığımda ise artık benden çok uzaktaydı.Bilseydim uyanmazdım...

Hayat bu adamı bile bir günde alabilecek kadar şerefsiz ve kısaydı.

Ben bunu anladım ve ertesi gün treni kaçırmamam gerekmişcesine açtım yüreğimi birine.

Dedim ki: ''Hayat kısa ve kaybedecek vakit yok, seni seviyorum:''

Sen de herkesi severdin değil mi Güzel Adam?

Hatırladım da şimdi, hani bir Beşiktaşlı ağabeyimiz resim çekinmek istemiş seninle.

Demişsin ki: ''Ben Beşiktaşlı adamla fotoğraf değil, film bile çekerim.''

Ben de yüreğimde sen varken Kaptan, bu boşbeleş dünyayı bile çekerim.

462 dakika gol atamayan Beşiktaş'ı bile...

Özlüyorum seni kaptan...

Hiç yorum yok: